Y I L D I R I M
FARUK NAFİZ'E
Sonsuz yıldırım düştü sevda doruklarına,
Dipsiz kanyonlarından akan sular lavlaştı.
Hicran ovalarından,vuslat okyanusuna
Yönelen lav ırmaklar yataklarından taştı.
Uğultulu medlerle kıyılar sarsılırken,
Duyuldu tiz çığlıklar öteler ötesinden,
Sonsuz gayzer püskürdü mavi derinliklerden,
Alev yeleli atlar kişnedi çevrenlerden
Bengi-su tattırılmış yiğitler sırtlarında…
Büyüdü özgürlüğün sinesindeki yara,
Ruhunun yangınından tutuştu boydan boya
Ufuklar,okyanuslar,ormanlar yalım yalım,
Ölümün birdenbire yarıldı şah damarı,
Döküldü kucağından kızıl güller hayatın,
Gümrah kirpiklerinden akkor çiy damlaları
Süzüldü şafak yüzlü hüzünlü bir kadının…
Bir çocuk açtı göğe saydam avuçlarını,
Alevli dorukların,köpüklü çavlanların
Arasından yürüdü kervanlar sonsuzluğa,
Ürperdi için için yıkık han duvarları,
Buhurlar tütsülendi gönül buhurdanında,
Söndürüldü ard arda mumlar tunç şamdanlarda…
Yaydı sürülerini genç çoban yamaçlara,
Yankılandı kavalın en içli ezgileri,
Dağıldı ufukları saran hicran sisleri,
Kavuştu sevgililer bir hazan şafağında,
Sonsuz kıyamet koptu sonsuzluğun bağrında,
Bürüdükçe bürüdü buğulu bakışları
Güvercin hevenkleri,vuslatın alevleri…
Sönerken ağır ağır yangınlar ufuklarda
“Dağlardan vadilere doğru sesler elendi,
Pencereler kapandı,kapılar sürmelendi,
Bir kömür dumanıyla tütsülendi akşamlar,
Gurbete düşmüşlerin başına çöktü damlar…”
“Sırtında bir tüy gibi taşı taştan yükünü,
Görmesinler belinin sakın büküldüğünü.
Başında şakladıkça atlıların kırbacı
Anla ki her gün sana hız veriyor bir acı!
Yara açsın kayalar ayaklarında varsın,
Varsın omuz başların kamçılardan kızarsın,
Hayda sarıl yollara,ardına bakma hayda!
Sen yük altında haykır,eller yatsın sarayda.
İnce bir iz bırakır yere sızdıkça kanlar,
Seni bulur izinden ıslığını duyanlar…”
“Zehrini ta içimde(n) tadarak bin bir yasın
Can verirsem ölümüm kimseye dert olmasın.
Bu en güzel günümdür benim ilk baharımda.
Ne bir kardeş,ne bir dost,ne bir sevgili yüzü,
Yalnız yeşil dağların,ormanların öksüzü,
Eşsiz kalan bir bülbül ağlasın mezarımda…”
Coşkun ruhundan taşan ölümsüz mısraların
Ey şair,devasıdır yaralanmış ruhların…
Aynı yolun yolcusu olanlar anlar ancak
Birbirinin halinden,ya kimler anlayacak?
Bahtsızlığı baht sanan sevgisiz nadanlar mı,
Yaşadığını sanan pörsümüş ruhlular mı…?
“Ardımdan ağlayacak bir aşinam olaydı…!”
|