ÖZGEÇMİŞ

VASİYET

 Bir mecliste Furkan'dan söz edilmiyorsa ,o mecliste hiçbir şey konuşulmuyor demektir...

 Dünyadan ve dünyalılardan en az zarar göreceğim,dünyaya ve dünyalılara en az zarar vereceğim bir hayat yaşamaya çalışıyorum.

 Bu dünyada kendilerini ayrıcalıklı görenler,öte dünyada da ayrıcalıklı muamele görecekler ama,kendi(beşeri)ölçülerine göre değil,ilahi ölçülere göre..."

 "FURKAN okulunun/medresesinin en silik öğrencisi olmayı,evren(ler)deki en yüksek okulun/üniversitenin en parlak öğrencisi olmaya yeğlerim."

"İnsanlar arasında makam,mal-mülk,ün,unvan sahibi olanlarla karşılaşılmadan önce,ya da ziyaretlerine gidildiğinde yapılan hazırlıklar,duyulan heyecan,Allah(CC)'ın Huzuru'na çıkılırken gerçekleşseydi dün/bugün/yarın yeryüzünü kasıp kavuran her türlü fitnenin(olumsuzluğun,kargaşanın)baskın bir çoğunluğu gerçekleşmez,bu kadar insanın da canı yanmazdı!"

 ***

 Ey Müslümanlar,ey insanlık ailesi!Günbegün artan ve yoğunlaşan sorunlarınız altında eziliyor,yetersiz/kusurlu aklınızla ürettiğiniz fikirler/düşünceler/ideolojilerle bunları çözmeye çalışıyor,ancak arttırmaktan ve yoğunlaştırmaktan başka bir şey elde edemiyor,çaresizlik burgaçlarında çırpınıp duruyorsunuz. O kadargururlu/kibirli/bencilsiniz,kendinizi öylesine beğeniyorsunuz ki,yalnız bu dünyanın değil,ahiret sorunlarınızı da çözebilecek tek ve en güvenilir kaynak olan Kur’an-ı Kerim’e baş vurmak aklınızdan bile geçmiyor!Hangi aklınızı

 İslam‘ın bittiğini dolaylı ya da dolaysız olarak dile getirmeye çalışan kısa akıllılar şunu iyi bilmelidirler ki; biten İslam değil, onu hakkıyla idrak edip, hayatına uygulamayı beceremeyen, onurlu, özgür “insanca” bir yaşam şekline dönüştüremeyen, ömrünü idoller ve boş hevesler/sanal ilahlar peşinde tüketen, fıtratını(yaşama amacını/hedefini) zedeleyen,kirleten beşeri değerlerini öteleyerek “insanlıktan çıkan” ,“çağdaş insan”dır!

 İnsanlık “insanlığını” yeniden kazanmak istiyorsa İslam’ a -bütün boyutlarıyla/olanca varlığı ve içtenliğiyle dönmek zorundadır.

 İstemiyorsa rezil bir sona/tükenişe hazır ve razı olmak durumundadır!

 ***

 Bir milletin/toplumum büyüklüğü/değeri,gücü,önemi ekonomik ve endüstriyel potansiyeliyle değil, asıl yetişmiş ruh/beyin/beden potansiyelleri en üst düzeye çıkarak bilim, sanat, fikir, düşünce üreten “insan” potansiyeliyle adaletle, şefkatle, selim akılla yönetilmekle ölçülür, değerlendirilir,değerlendirilmelidir.

 ***

 Kimi insanlar kendilerini başkalarına beğendirmek için çırpınıp dururlar.Ünlü olmak,beğenilmek onların en büyük tutkuları,başarı ölçüleridir...Kimileri de başkalarına,-kendilerinde olmadığını sandıkları nitelikleri taşıdıklarını var saydıkları için-derin bir hayranlık,hatta taparcasına bir sevgi beslerler.Her iki tipin de sorunu(psikolojisi)aynıdır; Özgüven(sizlik!)

 ***

 Yeryüzünde çağlar/tarih boyunca görülen/yaşanan bütün bireysel, toplumsal,ulusal ve evrensel çaptaki anlaşmazlıkların,çatışmaların /savaşların birinci ve en önemli sebebi,insanların bakış açılarının-ve düşünce tarzlarının-yanlışlığıdır.

 Doğru bakış açısını-ve düşünüş tarzını-insana ancak vahiyle inşa edilmiş(onun muhteşem aydınlığıyla aydınlanmış),her zaman hoşgörüden, barıştan, adaletten, fırsat eşitliğinden,kardeşlikten, dayanışmadan,paylaşımdan, özgürlükten,sevgiden,saygıdan,edepten,şefkatten,merhametten,emekten,üre- timden,yenilikten…velhasıl insanı “insan” yapan temel değerlerden yana olan selim akıl(akl-ı selim/sağduyu verebilir.

 Başka hiçbir öğreti veremez!

 Gelecek çağlarda bu gerçek daha iyi anlaşılacak ve insanlık Hz.Muhammed(AS)’in ortaya koyduğu –ve temel ilkesi/prensibi,”barış , kardeşlik,huzur ortamında her inançtan,her renkten insanın hep birlikte kardeşçe yaşaması” olan MEDİNE SÖZLEŞMESİ/VESİKASI’nın önem ve değerini fark edecek ve pratiğe geçirerek ulaşmak istediği barış,kardeşlik, huzur ortamına kavuşacak,böylelikle dünya ve ahiret mutluluğunu elde edebilecektir.

 ***

 Bir ülkenin/toplumun/ulusun müslümanlığı-ya da değeri-o ülkede bulunan cami sayısına, hafız sayısına,hacca gidenlerin,oruç tutanların,namaz kılanların,zekat verenlerin sayısına göre değil,o ülkede/toplumda,adaletin, barışın, kardeşliğin , huzurun, paylaşmanın,dayanışmanın,sevginin,saygının yaygın ve egemen oluşunun oranına göre ölçülür.Ancak o zaman namazlar hakkını vere kılınmış,oruçlar hakkını vere,vere tutulmuş,zekatlar hakkını vere,vere dağıtılmış,haclar hakkını vere,vere yapılmış,velhasıl Müslümanlık bütün boyutlarıyla “yaşanmış”olur...

Evren(ler)in yaratılışı, dizaynı ve yönetilmesi Yüce Yaratıcı’nın külli aklının ve limitsiz ilminin, erişilmez gücünün, büyüklüğünün olağanüstü kanıtlarını içerir.

 Selam olsun ALTIN ÇAĞ’ın (BİLGİ VE IŞIK ÇAĞI’nın) mutlu,uygar insanlarına!