ANASAYFA



<HİLAL'DEN DOLUNAY'A >

 

Cananlar Cananı’nın bengi,kutlu adıyla…

***

Yoktur Allah’tan başka bir ilah tapılacak,

Muhammed O’nun kulu ve Elçi’sidir.ancak.

***

“Biz seni alemlere bir rahmet,bir bereket,

Bir nur-çerağ olarak gönderdik ey Muhammed.”

***

“Felekleri,and olsun yaratmazdım Habib’im,

Sen olmasaydın eğer,sana duyduğum sevgim.”  

***

“Şüphe yok, sen en yüksek ahlak üzerindesin,

Her zamanda,mekanda örnekler örneğisin.”

 

 

 

Allah ve Peygamber aşıklarına,

Çağlarüstü Işık-Yol’un yolcularına,

Allah’ın cümle kullarına

Bir Çalab ve Yalvaç aşığının

Canından,kanından,gönlünden kopan

Frekanssız bir çığlığın

Ördüğü kutlu bir armağan…

***

O’NUN  A H L A K I

 

O’nu anlamak için kor güller deriyorum,

O’nu anlatmak için bin ömür veriyorum…

 

Her zaman hüzünlüydü,her zaman düşünceli,

Konuşmasından daha uzundu sessizliği,

Boş yere konuşmazdı,seçerdi sözlerini.

Konuştuğu zamanlar ne fazla söz söylerdi,

Ne eksik,dinleyenler hemen etkilenirdi.

Dünya işleri için darılmaz,gücenmezdi,

Kendi benliği için asla öfkelenmezdi,

Öc almak nedir bilmez,kötü söz söylemezdi.

Affedici olması zorlamasız,doğaldı,

Düşmanlarını yalnız affetmekle kalmazdı,

İnsan olduklarını unutmaz,horlamazdı,

Onlara değer verir,hep onurlandırırdı.

Kendisini üç şeyden korur,uzak tutardı;

Kimseyle çekişmezdi,çok uzun konuşmazdı,

Zamanını gereksiz şeylerle harcamazdı,

O’ndan bir şey umanın umudunu kırmazdı.

Hoşlanmadığı bir şey olursa konuşmazdı.

Kimseyi ne yüzüne karşı,ne de ardından

Kınardı,ayıplardı,kusurunu arardı.

Hiç kimseye hakkında hayırlı,hoş olmayan

Bir sözü söylemezdi,gönlünü incitmezdi.

Yanında bulunup da söz alarak konuşan

Kimseler arasında en son konuşmuş olan

Birisi bile olsa onu ilk kez konuşan

Biriymiş gibi dikkat kesilerek dinlerdi.

Eğer bir toplulukta bulunuyor,onlar da

Bir şeye gülüyorsa O da güler,bir şeye

Hayret ediyorlarsa O da hayret ederdi!

Orda bulunanların gönlünü hoş ederdi

Gerçeği yansıtmayan övgüleri sevmezdi,

Her zaman ağırbaşlı,dengeliydi,ciddiydi.

Konuşması o kadar güzel,etkileyici,

O kadar tatlıydı ki,çevresindekileri

Adeta kuşatırdı,kendinden geçirirdi.

Birer inci dizisi gibi ışıltılıydı

Gülşen tebessümünü aydınlatan dişleri.

 

Sağa,sola salınmaz,geniş adımlarıyla

Yüksek bir yerden iner gibi hafifçe öne

Eğilerek rahatça,sukünetle,vakarla

İlerlerdi kendinden emin insan tavrıyla.

Kapısına bir yardım için gelenleri de

Asla geri çevirmez,eli boş göndermezdi.

Bir gün kendinden yaşça küçük olan dostunu

Omuzlarından tutup;”Sen dünyada bir yolcu

Ya da garip bir kişi gibi ol!”buyurmuştu.

Bakışları mahzundu,tebessümü buruktu…

Adet üzere bile olsa duyulmamıştı

Ağızından aykırı,kötü bir söz ömrünce.

Sıkıldığı zamanlar bağırmaz,çağırmazdı,

Kabalaşmaz,kimseyi incitmezdi,kırmazdı.

Yoksullarla birlikte oturur yemek yerdi,

O kadar ki,onlardan ayırt edilemezdi.

Önüne getirilen, konulan neyse yerdi.

Gösterişten hoşlanmaz,hep sade giyinirdi.

Konuşurken yüzünü başka yöne dönmezdi.

Bulunduğu mecliste ayrıcalıklın yere

Değil de,boş yer varsa otururdu oraya…

 

Sabahları evinden çıkarken şöyle derdi;

“Doğru yoldan sapmaktan Rabb’im,saptırılmaktan,

Kanmaktan,kandırmaktan ya da kandırılmaktan,

Haksızlık etmekten,haksızlığa uğramaktan,

Saygısızlık etmekten ve saygı görmemekten

Sana sığınır,yalnız yadım dilerim Sen’den.”

 

Asla sıradan biri değildi ama,yine

Yaşantısı sıradan bir insanmış gibiydi,

Gösterişsiz,dupduru,gönülsüz,öylesine…

 

Çünkü O peygamberdi,Allah’ın Elçisi’ydi,

Üstün yaratılışlı,ahlaklı,erdemliydi…

 

Velhasıl O,her çağda herkes için örnekti,

Görebilenler için bulunmaz bir nimetti.

O’nu seven sayana,O’nu örnek alana

Yaradan’ın Katı’nda saygınlık kazandıran,

İnsanlar arasında seçkin yere oturtan,

Onurlu,özgür,aşkın,değerli,mutlu kılan…

 

Bir insan,zamanların/mekanların üstünde,

Bir insan Yaradan’ın kozmik eğitiminde,

Çok özel donanımlı,seçkinlerin seçkini,

Bir insan,insanlığın şaşmaz önderliğinde

Çağlar’ı çağırıyor sonsuzluk iklimine

İnsan’ın uzun zaman ayrı kalan yurduna…

 *** 

.1.  

Ey Sevgililer Sevgilisi,

Mübarek ve şanlı Adınla

Başlamaktır dileğim söze,

Her işimde olduğum gibi.

Ne olursun yalnız bırakma

Günahkar kulunu bu Yol’da

Alemlere Rahmet aşkına!

Halisanedir biliyorsun

Niyet ettiğim iş and olsun!

*** 

.2.

“ Kasem olsun yazan kaleme ,(1)

Kaleme ve yazdıklarına…”

Ey Ulular Ulusu Rabb’im,

O’nu anlatmak dileğinde

Bu günahkar ellerin dili.

Ancak Sen’in inayetinle

Hilaller dolunay olurlar,

O Umman’ın kıyılarına

Yol bulur böylece kervanlar…

_________________________________

(1): Kalem(68);A:1

 ***

O

Sonsuzluk gülşeninde

Sonsuz goncalı bir gül.

 

Sonsuzluk ormanında

Sonsuz tomurcuklu dal.

 

Sonsuzluk zindanında

Sonsuz şamdanlı çerağ.

 

Sonsuzluk vadisinde

Sonsuz debili nehir.

 

Sonsuzluk gurubunda

Sonsuz güneşli fecir.

 

Sonsuzluk fanusunda

Sonsuz yanışlı kandil.

 

Sonsuzluk hasadında

Sonsuz daneli başak.

 

Sonsuzluk ağacında

Sonsuz şebnemli yaprak.

 

Sonsuzluk burçlarında

Sonsuz hilalli sancak.

 

Sonsuzluk meydanında

Tuş olmayan pehlivan.

 

Sonsuzluk ordusunda

Sonsuz gözlü komutan.

 

Sonsuzluk kuşağında

Sonsuz renkli kehkeşan.

 

Sonsuzluk seferinde

Sonsuz kollu kahraman.

 

Sonsuzluk kitabında

Sonsuz anlamlı kelam.

 

Sonsuzluk kervanında

Sonsuz görüşlü rehber.

 

Sonsuzluk umanında

Sonsuz çakışlı fener.

 

Sonsuzluk pınarında

Sonsuz kollu fışkırış.

 

Sonsuzluk evreninde

Sonsuz kadirli yıldız.

 

Sonsuzluk yangınında

Sonsuz alevli yanış…

 

Sonsuzluk dağlarında

Sonsuz cihetli zirve.

 

Sonsuzluk bestesinde

Sonsuz oktavlı nağme.

 

Sonsuzluk göklerinde

Sonsuzluk kanatlı selva.

 

Sonsuzluk çöllerinde

Sonsuz hurmalı vaha.

 

Sonsuzluk mağrasında

Sonsuz frekanslı sayha.

 

Sonsuzluk okulunda

Sonsuz dilli öğretmen.

 

Sonsuzluk ocağında

Sonsuz kıvılcımlı kor.

 

Sonsuzluk yollarında

Sonsuz adımlı yolcu.

 

Sonsuzluk obasında

Sonsuz direkli çadır.

 

Sonsuzluk dergahında

Sonsuz himmetli mürşid.

 

Sonsuzluk mabedinde

Sonsuz secdeli alın.

 

Sonsuzluk şafağında

Sonsuz şölenli doğuş.

 

Sonsuzluk içre sonsuz…

 

 ***

NA’T

 

Mercan dallı gök ağacının altın meyvası

Rüzgarın kızların coşkun haykırışları

Yankılanırken Çağ’dan Çağ’a olgunlaşıyor…

Işık karanlıkları demet demet sarıyor…

Kum denizleri dipten gelen uğultularla

Kabarıyor,inliyor,coşuyor dalga dalga…

Güvercinler,ceylanlar,develer,küheylanlar,

Kartallar,albatroslar,yapraklar,karıncalar

Koşuyor o ışıklı,o kutlu Ses’ten yana…

 

Her bakış bir okyanus,her atom dev bir ordu,

Mağaralar,kuyular,kuleler,şadırvanlar,

Doruklar,helezonlar,kervanlar,yollar,yollar…

Dağılan dumanların,sislerin,alevlerin

İçinden saçılıyor gonca gonca güllerin

Ruhu kanatlandıran,kavuran rayihası…

Yürüyor Çağ’a doğru Diriliş Solukları…

Çile çile sarıyor Aşk’a aşık ruhları

“Levlake levlak,lemma halaktül eflak…”sırrı…

 

Evrenlerin duruyor “o an”da sanki kalbi,

Çıkıyor maksimuma hayat nehrinde debi.

Işıltısı anbean meyvenin gürleştikçe,

Sarıyor çevresini kuşaklar hale hale…

Büyüdükçe gecenin sevdalı sinesinde

Kırık gönlünü Ulu Rabb’e vermiş Dolunay,

Öz ve kabuk, iniyor Nur da nurun üstüne!

O ışıkla gözleri,ruhları kamaşanlar

Saçtan ayağa Uzza,Lat,Menat oluyorlar…!

***  

Dindi kutsal ızdırab Sultan’ın “nazar”ıyla,

Zamanlar onurlandı muhteşem armağanla.

Kainat Mabedi’nda saf tuttular mü’minler,

İmam oldu silme nur kesilmiş can Peygamber,

Sarsıldı o sayhayla devran;”Allahüekber…!”

Meş’ale’ye kıvılcım alnın değdiği her yer.

Ay ki-gecenin kalbi-yarıldı,paralandı…

Hangi yürek çeker ki böylesi bir sevdayı…

O ilahi alarmla evren duydu kıyama…!

 

Yol göründü yolcuya,yolları açıcıya,

Uydu yer,gök,çöl,deniz,orman,dağ,taş Çağrı’ya.

Işıklı temrenlerle granitlerin bağrına

Yazılar nakşoldu ki,rehberdirler Çağlar’a.

Diriliş soluğunu çağ,çağ taşıyan rüzgar

An an şiddetlenerek esiyor diyar diyar…

O ne soylu baştır ki taşır nebülöz gibi

Yanmadan,sarsılmadan fikirler üstü fikri,

O ne kutlu dildir ki,haykırır kardeşliği. (adaleti)

 

Sen ey,doruklarına vuran şavk kalbimizin

Öfkeli denizlerden coşkun,çiylerden narin,

Ey,labirentlerinde esen ıtırlı rüzgar…

Ve ey,ceylanların bakışlarından efsunkar,

Ey,çöl gecelerinden duru,gizemli,derin,

İlk ve son kıvılcımı Ebedi Meş’ale’nin…

Bataklıklar içinden yükselen nur sütunu,

Ey,son türküsünü söyleyen hüzünlü kuğu,

Besmelesi,kubbesi Mabedler Mabedi’nin…

 

Ey,çağlarüstüne yükselen eşsiz mucize,

Yüzyıl’ın,Yüzyıllar’ın mühürlü idrakine

Ilgıt ılgıt üfleyen Sur’unu Hakikat’in.

Yakut,elmas bezeli gök atlası pelerin,

En parlak yıldızın sarık yapan evrenin…

Ey,dilden dile dolaşan efsanevi şiir,

Gönülden gönüle akan sonsuz kollu nehir.

Ey,kanatlandıracak kadar kainatları

Merhametten,aşktan onurdan nasibi olan…

 

Ağaç’ın gölgesinden,Havuz’un kıyısından

Umut,merhamet,zafer,aşk,hoşgörü dağıtan…

Çağlarüstü Devlet’in ey ebedi şafağı,

Bizi O’na çıkaran Yol’un kapılarını

Mübarek elleriyle kapanmayası açan,

Sürebilen süvari Arş’a kadar atını,

Çağlar’a tek başına kıyam eden kahraman!

İnsanlık denizine çanak olan ayalar,

Şifasız illetlere merhem hurma bakışlar…

 

Cennet ırmaklarının içinden aktığı can,

Hasretin,özgürlüğün,sevginin toprağından

Arş’a,Kürsi’ye kadar dal-budak salan zeytin,

En lezizini veren cömertçe yemişlerin.

Melekler korosunun en içli ilahisi,

Öteler Ötesi’nin dosdoğru Haberci’si,

Bengi*suyun,ışığın,çiçeğin muştucusu,

Gönül cevherlerinin hünerli kuyumcusu,

Zaman okyanusunun en değerli incisi…

 

Ey,en ilkten önceki,sonuncudan sonraki(1)

Yürekleri hoplatan sevgiler üstü sevgi!

Orduları kandıran ırmakların pınarı,

İlm-i ledün şehrinin ey rakipsiz sarrafı.

Muteber mutemedi Mukaddes Emanet’in,

Aşk yetimi Beşer’e Aşk’ı öğreten yetim.

Ne kadar muhtaç bugün aşkına Beşer senin…

Her zamankinden fazla bugün Beşeriyet’in

Size ihtiyacı var,size aziz efendim…

 

Yüzyıllar’ın en derin sözleriyle ürperdi

Yüzyıllar’ın en seçkin,en yiğit cemaati…

O Ses’tir çember çember kavrayan(kuşatan) zamanları,

Tan yerine döndüren zifir karanlıkları,

Sonsuz Dolunay’lara sancılatan Hilal’i.

Hilal’in ondurucu aydınlığı altında

Yükseliyor dualar kavrulmuş dudaklarda;

“Ne Cennet,ne Cehennem,ne dünya,ne ahiret,

Ya Rab,bizi “rıza”na eren kullarla haşret…!”

________________________________________

(1):Yaratılmışlar içinde

 

 

KİTABIN DEVAMINI GÖRMEK İÇİN [TIKLAYIN]