ANASAYFA



<KUR'AN VE ADALET DEVLETİ >

ÖNSÖZ

 

Sevgi/saygı değer okur!

Sevgili dünya/ahiret kardeşlerimle,dünya kardeşlerim!

 

Hepimizin bildiği gibi,insanoğlunun/insanlığın kadim çağlardan beri en büyük arzusu ve hedefi barış,kardeşlik, huzur, adalet, erinç, mutluluk içinde birarada “insanca” yaşamanın yollarını/formüllerini/çarelerini aramak olmuştur.

Bu çabası hala sürmektedir,gelecekte de-bir formül bulamazsa-süre gidecektir. Ancak;tarihe ve günümüze göz attığımızda-marjinal denilecek kadar sınırlı ve kısa dönemler/uygulamalar dışında-bu konuda/alanda insanın/insanlığın dişe dokunur bir başarı sağladığını/sergilediğini hangi aklıselim sahibi söyleyebilir?

Sınırlı ve kusurlu insan aklının ürettiği düşünce(sosyal/siyasi/ekonomik)sistemlerin(ideolojilerin) insanı/insanlığı bugün getirdiği noktaya/konuma bakarak ne kadar başarılı(!)olduklarını-gelecekte de ne kadar olacaklarını- kolayca anlayabiliriz/söyleyebiliriz.

Buna rağmen hala bu ideolojilerde ısrar etmenin/edenlerin tutum ve davranışlarına (niyetlerine)bir anlam vermek mümkün değildir!

Eğer gerçekten mutlu,huzurlu,dingin,düzeyli bir bireysel ve toplumsal yapı inşa etmek/bir ortam oluşturmak istiyorsak;bencilliğimizi,kibrimizi,gururumuzu kendimizi beğenmeyi aşarak/bir kenara bırakarak,bizim için en uygun,en yararlı sonuca götürecek en etkili,gerçekçi çözümün ne/nerede olduğunu araştırmamız,bulmamız hepimize düşen en önemli,öncelikli bir görev değil midir?

Aslında bu çözüm/çare hiç de öyle uzağımızda değildir.Ama bakmasını bilmedikten sonra “görmek” mümkün değildir.

Çözüm,insanı maddi/manevi-iç ve dış-bütün boyutlarıyla(enfüsü/afakıyla),bütünü gördüğünden geçmişi/geleceğiyle en iyi gören/nelere,ne kadar ihtiyacı olduğunu bilen onun-gerçekten herkesten/hepimizden çok kavuşmasını/yaşamasını istediği/murad ettiği-dünya ve ahiret mutluluğu için(fıtratına/yaratılış amacına)en uygun ilkeleri/yasaları/buyrukları lütfedip/tenezzülen bize Son Evrensel Mesajı’nda(Ölümsüz Kelamı Kur’an-ı Kerim’de),yine son elçisi Hz.Muhammed(AS)aracılığıyla bildiren Yüce Rabbimiz’dedir.O’nun her zamanda mekanda geçerli hikmetli sözlerindedir.

O’nun yüce/ölümsüz/çağlar üstü buyruklarını/ilkelerini hayatına en mükemmel biçimde uygulayan,bütün zamanların en büyük siyasi/askeri/metafizik zekası/dehası Hz.Muhammed(AS),gerek özel yaşantısı,gerekse evrensel kişiliğiyle Müslümanlar-ve bütün insanlar için-her zaman en güzel bir örnek/model/lider profili oluşturan bir benlik olduğunu;insanlık tarihinde en başarılı/en ünlü –ideal toplum örneği olan-Medine Site Devleti’ni kurarak-ve yöneterek-göstermiştir.

Bu yapının ana kaynağı olan Kur’an-ı Kerim ve ondan ilham alınarak kaleme alınan Medine Vesikası/Sözleşmesi olanca canlılığı/yalınlığı ve tazeliğiyle önümüzde durmaktadır.

(Çoğulculuğu esas alan,fırsat eşitliğini,paylaşımı,katılımı,birlikte barış,kardeşlik,sevgi,saygı,barış,adalet,huzur ve güven içinde özgürce birlikte yaşamak -sosyal,siyasal,etnik,kültürel,ekonomik…dokuyu güvence altına alarak/dengeleyerek- bir yapı oluşturma amacını taşımaktadır ki,her zamanda/mekanda uygulanabilir evrensel bir içeriğe sahiptir.

“Medine’de farklı dini ve etnik sosyal bloklar arasında imzalanan Vesika,zamanın aktüel şartlarında dönemsel,ancak ruhu ve kurucu ilkeleri yönüyle evrensel ve zamanlar üstü özelliklere sahiptir” (*)

İlgili eserlerden/çalışmalardan-ve internet ortamından-tam metne ulaşılabilir.)

Nitekim o günlerde olduğu gibi her zamanda/mekanda Kur’an-ı Kerim’in ortaya koyduğu bireysel/toplumsal/evrensel ilkeleri/buyrukları-çaplarına ve kapasitelerine göre,çağlar boyunca/zaman içinde-bireysel ve toplumsal çapta pratiğe geçire(bile)nlerin/uygulayabilenlerin,mutlu,huzurlu,barışçıl,insancıl,özgürce bir ömür sürmeyi başarabilenlerin,kazandıkları/taşıdıkları zengin birikimleriyle insanlığa ne kadar büyük/önemli katkılarda bulundukları,insanlığın ortalamasını/çitasını nasıl yükselttikleri gerçeği inkar edilebilir mi,görmezden gelinebilir mi?

(Büyük medeniyetleri ve bilim adamlarının,sanatkarların,gerçek devlet/siyaset adamlarının-bunlara-yaptıkları katkıları hatırlayalım!)

Bu,her zamanda mümkün olduysa,bugün ve yarın da-olması için hiçbir engel yoktur.

Çünkü Kur’an aynı Kur’an,insan-fıtrat olarak-aynı insandır.Ancak;Çağ’ın olumsuz etkileriyle fıtratı zedelenen/bozulan(yaratılış amacının dışına çıkarak,taşkın ve sapkın bir davranış sergileyen)insanın tekrar fıtratına dönmesi/döndürülmesi gerekmektedir.

Bugün yeryüzünde görülen/yaşanan bütün olumsuzlukların,savaşların,taşkınlıkların,ahlaksızlıkların…birinci sebebi,insanın fıtratına(yaratılış amacına)uygun bir yaşantıdan-yani Yüce Yaratıcı’nın buyruklarından uzaklaşması,O’na ve kendisine yabancılaşmasıdır.

İşte Furkan;Olanca canlılığı/tazeliği/gücü,sadeliği ve ihtişamıyla-sanki bugün iniyormuş/indiriliyormuşçasına-etkisini,geçerliliğini sürdürmekte,sorunlarımızın çözümü için adeta emrinize amadeyim demektedir.Kıyamet’e kadar da bu etkisini/önemini sürdürecektir.

Yeter ki onu(n getirdiği prensipleri/ilkeleri)günümüz imkanlarıyla zaman/mekan ortamında bireysel/toplumsal ve evrensel çapta pratiğe geçirebilelim.

Ancak;önemli olan bu uygulamayı gerçekleştirecek olan kadroların yetişmesi/ yetiştirilmesidir.

Kuşkusuz bu üst kadrolar yanında,alt yapının da oluşturulması/inşası elzemdir.

Bize göre;-bütün İslam coğrafyası göz önünde bulundurulduğunda-böyle kadroları oluşturmak mümkündür.Yeter ki iddi araştırmalar,girişimler ve iletişim(ler)le bir araya gelmeleri e gerekli çalışmalara başlamaları-ilgili ve yetkili merilerce- sağlanabilsin.

Ve bu üst kadroları anlayabilecek onlara ayak uydurabilecek alt yapının/halkların/da çok gelişmiş bir eğitim/öğretim sistemiyle oluşturulması gerekmektedir.Bu,kısa ve uzan vade olmak üzere iki etapta ele alınabilir.

Bunun için yapılacak şey bellidir.

İnsanı bireysel ve toplumsal ölçekte inşa eden-ideal insanın(bireyin) ve toplumun koordinatlarını belirleyen ve profilini çıkaran/çizen Kur’an-ı Kerim’in ilgili ayetlerini/ilkelerini Allah’ın ölümsüz,yüce buyruklarını-belirlemek ve gözler önüne sermektir.

İnsan’a,yapacağı bundan başka bir şey/bir çıkış yolu olmadığını,nihayet dönüp,dolaşıp varacağı son noktanın bu olduğunun gösterilmesidir,hatırlatılmasıdır.

Bizim de-bu iddiasız ve iyi niyetli çalışmada-yapmak istediğimiz-bir başlangıç olarak bu ayetleri/ilkeleri/buyrukları-konularına göre-belirlemek ve gözler önüne sermek olacaktır,olmalıdır.

Bu-dediğimiz gibi-bir ön çalışmadır,bir ilk adımdır.Bundan sonra yapılacak, daha geniş boyutlu/muhtevalı çalışmalar,insanlık ailesinin yüzyıllardır aradığı barış,kardeşlik, sevgi,huzur,kardeşlik,dinginlik,adalet,özgürlük,güven ortamını oluşturması,yine yüksek medeniyetler/uygarlıklar kurmasının önünü açabilecektir.

 

Bu yüce amaç/ideal/dava uğrunda bütün birikimlerini/yeteneklerini/imkanlarını -hatta hayatlarını-insanlığın ortalamasını/ufuklarını yükseltmek amacıyla,olanca inancı/gücü/iyi niyetiyle ortaya koyan,koyabilen-böylece geleceğin inşa edilmesinde temele ilk taşı yerleştiren,ilk harcı döken gerçek kahramanlara-ruh/gönül/ahlak kahramanlarına/yürek avcılarına(misyonerlere/havarilere) selam olsun!

Günümüzde olan bitenlere-müslümanların/insanlığın yürekler acısı/utanılası/kahredici haline/durumuna bakarak aldanmamalı,insandan ümidimizi kesmemeliyiz.

Ben de insanlığın gelecekte-geçmişte olduğu gibi-yüksek ve büyük medeniyetler/uygarlıklar kuracağına/inşa edeceğine inananlardanım.

(Ancak;o büyük ve yüksek medeniyetleri inşa edenlerin inandığı değerleri/kullandıkları argümanları çok iyi-tarafsız ve önyargısız-analiz etmemiz gerekmektedir.)

Selam olsun,gelecek zamanlarda o yüksek/büyük medeniyetleri kuracak olanAltın Çağ’ın mutlu,özgür,barışçıl,insancıl,medeni…”gerçek insan” kardeşlerimize.

Allah(CC)hepimizin yar ve yardımcısı olsun!

 

(*)Ali BULAÇ;(Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam(Beyan Yayınları;2/169)

 

KİTABIN DEVAMINI GÖRMEK İÇİN [TIKLAYIN]